8 Mart 2021 Pazartesi

Akıllı Yatırımcı - Benjamin GRAHAM

Başlangıç tarihim belki biraz geç olsa da, kendimce başlattığım bu değişimi devam ettirme gayretim sürmekte. Bu doğrultuda kendime notlar aldığım kitaplardaki fikirleri, bu kitapları daha önce okuyan kişilerin düşüncelerini ve kitapla ilgili izlenimlerimi paylaşmak ise beni motive eden hususlardan biri oluyor. Bu şekilde ilerlediğimi hissedebiliyorum. İyi okumalar dilerim.

İlk olarak 1949 yılında yayınlanan kitabın yazarı Benjamin Graham’dır. Değer yatırımcılığı kavramını esas alan, piyasa koşullarında farklı enstrümanlarla nasıl bir portföy oluşturulması gerektiğini ve şirket değerlemelerinde hangi ayrıntıların önemli olduğunu ve bunun etkilerini gerçek finansal verilerle örneklendiren her yatırımcının okuması gereken en efsanevi kitap olarak bilinir. Ünlü değer yatırımcısı Warren Buffett, bugünkü servetini edinmesinde en önemli unsurun bu kitap içerisindeki öğretiler olduğunu söylemektedir.

Kitap içerisinde barındırdığı örneklemelerle oldukça kalın durmasına rağmen anlattığı temel konularla da bir o kadar yalındır aslında. Kitabın yoğunluğu hisse senedi özelinde olsa da diğer enstrümanlardan (Eurobond, tahvil, fon) da bahsedilmiştir. Çok fazla geçmiş dönem şirket finansal verilerine rastlayacaksınız. Bu tarafı sabırsız bir okuyucu için zorlayıcı olsa da vurgulanmak istenen ifadelerin bu şekilde örneklendirilmesi konunun gerçekçiliğini ön plana çıkartmaktadır. Elde edilecek verim düşünüldüğünde de bu durum katlanılır olmaktadır.

Değer yatırımcılığı kavramı ile kısa vadede yüksek kazanç oranlarını hedeflemekten ziyade sürdürülebilir ve nispeten riski az şekilde portföy yönetiminin önemi vurgulanmaktadır. Kitap ise bu tema üzerine stratejilerin nasıl belirlenmesi gerektiğini söyler. Mesela portföyünüzü oluştururken sepet mantığını kullanarak borsa, döviz, tahvil ve fon alarak çeşitlendirdiniz diyelim (ki önerilen budur aslında). Burada riskinizi eşit dağıtarak (her biri için %25) ya da birine ağırlık vererek (%40-%20-%20-%20) oluşturmanız önerilir. Piyasanın verdiği aşırı tepkilerle bir enstrüman grubunun oldukça değerlenmesi sonrasında o grubun riskinin daha fazla artmasına izin vermemiz gerektiği söylenmektedir. Bu riskin azaltılmasını çözümünü de sepet içerisinde değeri düşen gruba ekleme yaparak enstrümanlar arası yeni bir dengenin sağlanması ve bu sayede riskin tekrardan eşit ya da eski oranında (bağlı bulunduğunuz stratejiye göre) dağıtılması olarak tanımlamaktadır. Yani strateji bu kadar basittir aslında. 

“Piyasanın davranışı ne kadar saçma ise işini bilen yatırımcının önüne gelen fırsatlar da o kadar çok olur.” 

Alegorik bir ifadeyle piyasayı bir kişi olarak değerlendirir Bay Graham. Ve elinizde tuttuğunuz senet için her gün farklı fiyatlamalarla karşınızda dikilen birinin sizden hissenizi almak istediğini düşündürdüğü bir hikaye kurgular. Burada eğer siz elinizdeki hissenin değerini bilirseniz karşınızdaki kişinin sizin hisseniz için ne önerdiğinin bir anlamının olmadığını söyler.  

Duygusallığa Yer Yok 

Yani hissenizi piyasanın kısa vadede spekülatif saldırılarına karşı korumalısınız çağrısında bulunur. Değeri düştüğünde kahrolmak ya da değeri çok yükseldiğinde egonuzu körükleyecek gereksiz motivasyon duygusundan arınmanız gerektiğini belirtir. Anlık duygusal krizlerin sizin matematiksel temellere oturttuğunuz stratejinizin çökmesine neden olabileceği üzerinde durur. Sizi sorgulamanız gereken şey şirketin ileriki yıllarda da varlığını sürdürebilecek finansal ve yönetimsel bir yapıya sahip olup olmadığıdır.

Yatırım sanatının enteresan bir özelliğidir ki sıradan bir bilgi seviyesinde ve fazla kabiliyete ihtiyaç duymadan ortalama bir getiri elde edebilirsiniz. 

Geçmişi hatırlamayanlar, onu tekrar yaşamaya mahkum olurlar.”

Ve elde edeceğiniz deneyimlerin size kattıkları ile bu yolda iyi bir noktaya gelebilirsiniz. Bu durum aslında risk iştahınızı kabartarak daha fazla risk alabileceğinizi ve bunun da doğal sonucu olarak daha yüksek getiri oranının mümkün olabileceği algısına sebep olacaktır. Ve bu sürece biraz daha “bilgi” ve “kurnazlık” katmaya çalışmak isteyecek akabinde de daha iyi bir sonuca ulaşmayı beklerken daha kötüye gittiğinizi göreceksiniz. Yüksek ego, eksik bilgilerle kurduğumuz stratejilerin doğruluğuna aşık olmamıza neden olur. Bu seviyedeki kimse kaybetmek üzerine de bir strateji kurmadığı için bu aşkın körlüğü kayıpların kontrolsüz olmasına sebep olur.

Defansif Yatırımcı – Girişimci Yatırımcı

İkiye ayırdığı yatırımcı tiplerini açıklarken Defansif Yatırımcıyı finans konusunda bilgisi, tecrübesi olmayan ve yatırım yapılacak alan ile ilgili uzunca süreler ayıramayacak olan bir yatırımcı tipi olarak ifade eder. Girişimci Yatırımcı ise tam tersi yolda ilerleyendir. Bu işle tam zamanlı ilgilenebilen, bilgi seviyesini ve tecrübesini artırmaya odaklı bir yatırımcı olarak tanımlanır. Bu tanımlamalardan sonra bu iki ayrı yatırımcı tipine ait oluşturulması gereken hisse bazlı portföy içeriklerini ve özelliklerini tanımlamıştır. Aslında isminden de anlaşılacağı üzere Defansif Yatırımcı için;

  • Temelde endeks ve endeksin bir miktar üzeri getiriye odaklanmış bir strateji,
  • 10-30 hisse senedi ile çeşitlendirilmiş bir porftöy (30 hisse senedi geneli temsil eden yeterli bir rakam olarak görülür.),
  • Finansal borcu yüksek şirketlerden uzak durulması,
  • Uzun bir süredir ve devamlı bir şekilde kar payı dağıtımlarını yerine getirmesi,
  • Hisse senedine ödeyeceği fiyat, şirketin belirli bir zaman sürecinde ortalama karlarına göre sınırlanmalı,
  • Düzenli alımlarla piyasadaki oynaklığı bertaraf edebilecek şekilde birim ortalama maliyet edinilmeli,
Girişimci Yatırımcı için;
  • Endeksin üstü bir getiri hedeflenmelidir,
  • Gözden düşmüş büyük şirketler hedeflenmelidir:
    • Zor zamanları atlatacak ve tekrar memnun edici karlılık seviyelerine gelebilecek sermaye kaynaklarına ve beyin gücüne sahiptir.
    • Piyasada  görülecek bir iyileşmeye büyük bir olasılıkla makul bir hızla cevap verecektir.
  • Kelepir kağıtların alımı:
    • Gelecek karların tahmin edilmesine ve bu karların o hisse senedine uygun bir çarpanla çarpılmasına dayanıyor. Eğer ortaya çıkan fiyat, piyasa fiyatının yeteri kadar üzerindeyse kelepir denebilir.
    • Özellikle net cari varlıklar ve işletme sermayesi gibi realize edilebilir değerine daha fazla dikkat edilir.


Değer yatırımı, piyasadaki kısa vadeli eğilimlerle ve hisse senetlerinin günlük hareketleriyle ilgilenmez. Bunun nedeni, değer yatırım stratejilerinin bir şirketin uzun vadeli büyüme için temellerini hesaba katmadan, pazarın kısa vadede fiyat değişikliklerine aşırı tepki verdiğine inanmasıdır. 

Kısa vadede gerçekleşen olaylar şirketin uzun vadedeki hikayesini etkilemiyorsa bu tepkilere asla karşılık vermememiz gerekmektedir. Hatta portföy içerisindeki dengeleri bozmadan ortağı olduğunuz şirketteki yatırımınızı artırabilecek imkanlar da değerlendirilebilir bu noktada. Benjamin Graham şirketlerin değerlemelerini yaparken önceliklerini şöyle sıralamaktadır(burada ve yazının genelinde tekrara düştüğüm bazı noktalar olabilir, biliyorum. Belki de yatırım kitaplarının çoğunda da yer alan bu durumun bence bir tek sebebi olabilir. O da "Bakın konu çok basit  tekrar tekrar anlatıyorum" demenin çok güzel bir yolu olmasıdır diye düşünüyorum);
  1. Yeterli ölçüde büyüklük ve buna bağlı olarak iyi bir finansal yapısının bulunması gerektiğini belirtir. (Cari aktifler, cari pasiflerin en 2 katı olmalıdır. Buna ek olarak uzun vadeli borçlar net cari aktiflerden veya işletme sermayesinden fazla olmamalıdır.)
  2. Karlılık istikrarı (Şirket son 10 yıl her birinde kar göstermiş olmalıdır),
  3. Kar payı dağıtma sicili iyi olmalıdır,
  4. Karlılık büyümesi,
  5. Ilımlı bir F/K ve Fiyat / Aktifler oranı olmalıdır,
  6. Daha önce erişilmiş yüksek fiyata nazaran daha düşük bir fiyatının olmasıdır.
          

Son sözü yine kitaba bırakmak istiyorum...

Bilgi ve deneyiminize dayanarak cesur olun. Eğer verilerden bir sonuç çıkardıysanız ve yargınızın sağlam olduğuna inanıyorsanız, başkaları duraklasa ve hatta karşı gelse bile bildiğinizi yapın. (Kalabalık sizinle aynı fikirde değil diye haklı ve haksız olmazsınız. Verileriniz ve yargılarınız doğru olduğu için haklı olursunuz). Buna benzer olarak menkul kıymetler dünyasında, yeterli bilgi ve eldeki denenmiş yargıdan sonra en yüksek erdem, cesarettir.”

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Warren Buffett ve Finansal Tabloların Yorumlanması

Warren Edward Buffett  (30 Ağustos 1930, Nebraska ), Amerikalı  iş adamı ve hisse senedi yatırımcısıdır. 20. Yüzyılın en başarılı yatırımcıl...