İlk olarak 1949 yılında yayınlanan kitabın yazarı Benjamin Graham’dır. Değer
yatırımcılığı kavramını esas alan, piyasa koşullarında farklı enstrümanlarla
nasıl bir portföy oluşturulması gerektiğini ve şirket değerlemelerinde hangi
ayrıntıların önemli olduğunu ve bunun etkilerini gerçek finansal verilerle örneklendiren her yatırımcının
okuması gereken en efsanevi kitap olarak bilinir. Ünlü değer yatırımcısı Warren
Buffett, bugünkü servetini edinmesinde en önemli unsurun bu kitap içerisindeki
öğretiler olduğunu söylemektedir.
Kitap içerisinde barındırdığı örneklemelerle oldukça kalın durmasına
rağmen anlattığı temel konularla da bir o kadar yalındır aslında. Kitabın yoğunluğu hisse
senedi özelinde olsa da diğer enstrümanlardan (Eurobond, tahvil, fon) da
bahsedilmiştir. Çok fazla geçmiş dönem şirket finansal verilerine rastlayacaksınız. Bu tarafı
sabırsız bir okuyucu için zorlayıcı olsa da vurgulanmak istenen ifadelerin bu şekilde
örneklendirilmesi konunun gerçekçiliğini ön plana çıkartmaktadır. Elde edilecek
verim düşünüldüğünde de bu durum katlanılır olmaktadır.
Değer yatırımcılığı kavramı ile kısa vadede yüksek kazanç oranlarını hedeflemekten ziyade sürdürülebilir ve nispeten riski az şekilde portföy yönetiminin önemi vurgulanmaktadır. Kitap ise bu tema üzerine stratejilerin nasıl belirlenmesi gerektiğini söyler. Mesela portföyünüzü oluştururken sepet mantığını kullanarak borsa, döviz, tahvil ve fon alarak çeşitlendirdiniz diyelim (ki önerilen budur aslında). Burada riskinizi eşit dağıtarak (her biri için %25) ya da birine ağırlık vererek (%40-%20-%20-%20) oluşturmanız önerilir. Piyasanın verdiği aşırı tepkilerle bir enstrüman grubunun oldukça değerlenmesi sonrasında o grubun riskinin daha fazla artmasına izin vermemiz gerektiği söylenmektedir. Bu riskin azaltılmasını çözümünü de sepet içerisinde değeri düşen gruba ekleme yaparak enstrümanlar arası yeni bir dengenin sağlanması ve bu sayede riskin tekrardan eşit ya da eski oranında (bağlı bulunduğunuz stratejiye göre) dağıtılması olarak tanımlamaktadır. Yani strateji bu kadar basittir aslında.
“Piyasanın davranışı ne kadar saçma ise işini
bilen yatırımcının önüne gelen fırsatlar da o kadar çok olur.”
Alegorik bir ifadeyle piyasayı bir kişi olarak değerlendirir Bay Graham. Ve elinizde tuttuğunuz senet için her gün farklı fiyatlamalarla karşınızda dikilen birinin sizden hissenizi almak istediğini düşündürdüğü bir hikaye kurgular. Burada eğer siz elinizdeki hissenin değerini bilirseniz karşınızdaki kişinin sizin hisseniz için ne önerdiğinin bir anlamının olmadığını söyler.
Duygusallığa
Yer Yok
Yani hissenizi piyasanın kısa vadede spekülatif saldırılarına karşı
korumalısınız çağrısında bulunur. Değeri düştüğünde kahrolmak ya da değeri çok
yükseldiğinde egonuzu körükleyecek gereksiz motivasyon duygusundan arınmanız
gerektiğini belirtir. Anlık duygusal krizlerin sizin matematiksel temellere
oturttuğunuz stratejinizin çökmesine neden olabileceği üzerinde durur. Sizi sorgulamanız gereken şey şirketin ileriki yıllarda da varlığını sürdürebilecek
finansal ve yönetimsel bir yapıya sahip olup olmadığıdır.
Yatırım sanatının enteresan bir özelliğidir ki sıradan bir bilgi seviyesinde ve fazla kabiliyete ihtiyaç duymadan ortalama bir getiri elde edebilirsiniz.
“Geçmişi hatırlamayanlar, onu tekrar yaşamaya
mahkum olurlar.”
Ve elde edeceğiniz deneyimlerin size kattıkları ile bu yolda iyi bir noktaya
gelebilirsiniz. Bu durum aslında risk iştahınızı kabartarak daha fazla risk
alabileceğinizi ve bunun da doğal sonucu olarak daha yüksek getiri oranının mümkün
olabileceği algısına sebep olacaktır. Ve bu sürece biraz daha “bilgi” ve
“kurnazlık” katmaya çalışmak isteyecek akabinde de daha iyi bir sonuca ulaşmayı beklerken daha
kötüye gittiğinizi göreceksiniz. Yüksek ego, eksik bilgilerle kurduğumuz
stratejilerin doğruluğuna aşık olmamıza neden olur. Bu seviyedeki kimse kaybetmek üzerine de bir
strateji kurmadığı için bu aşkın körlüğü kayıpların kontrolsüz olmasına sebep olur.
Defansif Yatırımcı –
Girişimci Yatırımcı
İkiye ayırdığı yatırımcı tiplerini açıklarken Defansif Yatırımcıyı finans konusunda bilgisi, tecrübesi olmayan ve yatırım yapılacak alan ile ilgili uzunca süreler ayıramayacak olan bir yatırımcı tipi olarak ifade eder. Girişimci Yatırımcı ise tam tersi yolda ilerleyendir. Bu işle tam zamanlı ilgilenebilen, bilgi seviyesini ve tecrübesini artırmaya odaklı bir yatırımcı olarak tanımlanır. Bu tanımlamalardan sonra bu iki ayrı yatırımcı tipine ait oluşturulması gereken hisse bazlı portföy içeriklerini ve özelliklerini tanımlamıştır. Aslında isminden de anlaşılacağı üzere Defansif Yatırımcı için;
- Temelde endeks ve endeksin bir miktar üzeri getiriye odaklanmış bir strateji,
- 10-30 hisse senedi ile çeşitlendirilmiş bir porftöy (30 hisse senedi geneli temsil eden yeterli bir rakam olarak görülür.),
- Finansal borcu yüksek şirketlerden uzak durulması,
- Uzun bir süredir ve devamlı bir şekilde kar payı dağıtımlarını yerine getirmesi,
- Hisse senedine ödeyeceği fiyat, şirketin belirli bir zaman sürecinde ortalama karlarına göre sınırlanmalı,
- Düzenli alımlarla piyasadaki oynaklığı bertaraf edebilecek şekilde birim ortalama maliyet edinilmeli,
- Endeksin üstü bir getiri hedeflenmelidir,
- Gözden düşmüş büyük şirketler hedeflenmelidir:
- Zor zamanları atlatacak ve tekrar memnun edici karlılık seviyelerine gelebilecek sermaye kaynaklarına ve beyin gücüne sahiptir.
- Piyasada görülecek bir iyileşmeye büyük bir olasılıkla makul bir hızla cevap verecektir.
- Kelepir kağıtların alımı:
- Gelecek karların tahmin edilmesine ve bu karların o hisse senedine uygun bir çarpanla çarpılmasına dayanıyor. Eğer ortaya çıkan fiyat, piyasa fiyatının yeteri kadar üzerindeyse kelepir denebilir.
- Özellikle net cari varlıklar ve işletme sermayesi gibi realize edilebilir değerine daha fazla dikkat edilir.
Değer yatırımı, piyasadaki kısa vadeli eğilimlerle ve hisse
senetlerinin günlük hareketleriyle ilgilenmez. Bunun nedeni, değer yatırım
stratejilerinin bir şirketin uzun vadeli büyüme için temellerini hesaba
katmadan, pazarın kısa vadede fiyat değişikliklerine aşırı tepki verdiğine
inanmasıdır.
- Yeterli ölçüde büyüklük ve buna bağlı olarak iyi bir finansal yapısının bulunması gerektiğini belirtir. (Cari aktifler, cari pasiflerin en 2 katı olmalıdır. Buna ek olarak uzun vadeli borçlar net cari aktiflerden veya işletme sermayesinden fazla olmamalıdır.)
- Karlılık istikrarı (Şirket son 10 yıl her birinde kar göstermiş olmalıdır),
- Kar payı dağıtma sicili iyi olmalıdır,
- Karlılık büyümesi,
- Ilımlı bir F/K ve Fiyat / Aktifler oranı olmalıdır,
- Daha önce erişilmiş yüksek fiyata nazaran daha düşük bir fiyatının olmasıdır.
Son sözü yine kitaba bırakmak istiyorum...
Bilgi ve deneyiminize
dayanarak cesur olun. Eğer verilerden bir sonuç çıkardıysanız ve yargınızın
sağlam olduğuna inanıyorsanız, başkaları duraklasa ve hatta karşı gelse bile
bildiğinizi yapın. (Kalabalık sizinle aynı fikirde değil diye haklı ve haksız
olmazsınız. Verileriniz ve yargılarınız doğru olduğu için haklı olursunuz).
Buna benzer olarak menkul kıymetler dünyasında, yeterli bilgi ve eldeki
denenmiş yargıdan sonra en yüksek erdem, cesarettir.”